ENDÜSTRİYEL ŞBEKELERİN ELEKTROMANYETİK UYUMLULUĞU
EMC tanımı,
EMCnin tanımı
EMCnin dünya
genelinde kabul görmüş bir tanımı var. Bu tanımda EMC, herhangi bir cihaz
veya sistemin, kendi elektromanyetik ortamı içinde tatmin edici bir yolla
çalışması ve herhangi bir elektromanyetik bozucu etki yaratmaması olarak
adlandırılmakta.
Bir bina içinde
bulunan çok fazla sayıda cihazın birbiriyle iletişiminde kullanılması
gerçekten çok büyük sorunlar yaratmakta. Bir bütün olarak bu konunun ele
alınması gerekiyor. Bu bütünün içinde yer alan çok farklı disiplinlerin
konuyla ilişkilendirilmesi gerekiyor. İşin içinde mimarlar, tesisatçılar,
müteahhitler ve mühendisler yer alıyor. Arzu edilen elektromanyetik
uyumluluk düzeyine ulaşmak istiyorsak, binanın ilk tasarımından itibaren
bahsedilen meslek gruplarının birlikte çalışması gerekiyor.
EMC problemi
Aslında EMC çok basit
bir konu ancak kağıt veya tablo üzerinde. Konunun içinde üç tane bileşen
var. Bunlardan bir tanesi olumsuz etki yaratan kaynak, diğeri bu etkinin
aktarılma yolu ve üçüncü olarak da bu olumsuz etkiye maruz kalan nesne ya da
cisim.
Elektromanyetik
rahatsızlığı yaratan kaynak, çeşitli cihazlar olabilir; örneğin cep
telefonu. Elektronik devresi olan herhangi bir cihaz negatif etkiye açık
kalan kurban konumunu alabilir. Kaynak ile elektromanyetik etkiye maruz
kalan cihaz arasında çeşitli yollar ile iletişim kurmak mümkün. Bunun için
beş yol var:
1- Ortak empedans
2- Kapasitif
3- Endüktif
4- Kablo alanı
5- Ortak mode döngüsü
Elektromanyetik
olumsuz etkilerden korunmak için kaynağı yok etmek bir yaklaşım olabilir.
Kaynağı bariyer içine almak ve etkileri engellemek mümkün. Bazı durumlarda
da erişim yollarını ortadan kaldırmayı becerebiliyoruz. Bu da istenmeyen
olumsuzlukları gidermek için bir çözüm yolu. Bazı durumlarda gördüğümüz üç
ögeyi ele alarak elektromanyetik durumu ortadan kaldırma olanağımız var.
Bunların çoğu çok yüksek maliyetli çözümler olmakta.
Olumsuz etki
düzeyleri
Olumsuz etki
düzeylerine baktığımızda 3 bölge görmekteyiz. Grafikte gördüğümüz koyu mavi
ile işaretli bölge normal çalışma bölgesi, kırmızı işaretli bölge de
istenmeyen etkilerin anormal çalışma koşulları yarattığı bölge. Ayrıca bir
de geçiş bölgesi var. Elektromanyetik problemlerin çözülmesi demek,
cihazların normal çalışma bölgelerinde kalmaları, faaliyetlerini o konuda
sürdürmeleri anlamına gelmekte. Cihazlarını test ettirdiğimiz zamanlarda
uyumluluk düzeyi görmekteyiz. Elektromanyetik etkilerden olumsuz etkilerin
alınmaya başladığı bölge arasında bir geçiş alanı söz konusu. Bu
problemlerin çözümü için aradaki magrin denilen bölgeyi olabildiğince
geniş tutmak hedefimiz.
EMC fenomeni
Elektromanyetik
fenomenin düşük frekanslarda yani 1 Megahertzin altındaki frekanslarda
gerçekleşmesinde iletimin sağlanma yolları var. Bunlardan bir tanesi
kablolar üzerinden yapılan iletim, diğeri de hava üzerinden ışınım yoluyla
yapılan iletim. İlk olarak kablolar üzerinden gerçekleştirilen iletim
konusunu aşağıdaki başlıklar altında inceleyeceğiz:
1- Flicker (gerilim
dalgalanmaları)
2- Gerilim düşüşleri
(cihazların nominal gerilim değerlerinin daha altına inilmesi durumu)
3- Güç kablosu iletimi
(özellikle Avrupada yeni yeni gündeme gelen ve üzerinde çok durulması
gereken bir konu. Bina içindeki tesisatlardaki güç iletimi hatları üzerinde
gerçekleşen elektromanyetik uyumsuzluk. Gerilim dengesizlikleri özellikle üç
fazlı sistemlerde fazlarının eşpotansiyel değerde olmaması farklı gerilim
değerleri taşıması)
4- Kablosuz iletim
5- Frekans değişimi
(50 Hz.in altında veya üzerinde şebeke geriliminin değerler alması)
6- İndüklenen
gerilimler
7- Çökme gerilimleri
8- Aşırı gerilim
9- Harmonikler
Maalesef bütün
bunların hepsi aynı anda aynı cihaz üzerinde olabilir. Bu da bizim için çok
rahatsız edici bir sorun. Elektromanyetik olumsuzluk sorunlarının ışınım
yoluyla gerçekleşmesi durumunda karşımıza üç farklı başlık çıkmakta.
Bunlardan bir tanesi manyetik alan. Bu manyetik alan transformatörlerden,
endüksiyon fırınlarından, bakım hatalarından, demiryolu besleyicilerinden ve
benzer kaynaklardan ortaya çıkabilmekte. İkinci başlığımız da elektrik
alanı. Bu da yüksek gerilim hatları ve demiryolu kaynaklarını örnek olarak
gösterebileceğimiz kapsamda tutabiliyoruz. Son olarak da yıldırım darbeleri
bulunuyor. Yıldırım darbeleri ışınımla gerçekleşen sorunların yüzde 50sinin
kaynağı.
Yüksek frekanslı
elektromanyetik fenomenlere baktığımız zaman alçak gerilim sistemlerinde
olduğu gibi iki farklı yolla kaynak ile olumsuz etkilenen cihaz arasındaki
iletişimin kurulduğunu görmekteyiz. İletimle gerçekleştiğinde yüksek
frekanslarda kalıcı gerilim veya akımların indüklenmesi durumu söz konusu.
Cihazlar üzerinde tek yönlü geçici akımların veya geçici rejimlerin
yaşanması veya dalgalanan geçici etkilerin gerçekleşmesi söz konusu.
Işınımla olan etkilere
baktığımızda yine radyo televizyon gibi yayın yapan merkezlerin etkilerini
görmekteyiz. Bu bir radar veya cep telefonu olabilir. İkinci sırada ark ve
kıvılcım spektrumundan söz edebiliyoruz. Bunlar da devre kesme sırasında
gerçekleşen veya yıldırımın yarattığı arklar olabilir. Demiryolu
sistemlerindeki trenlerin üzerindeki yüksek gerilim veya orta gerilim
hatlarıyla pantografların birbirleriyle temas edip ayrılmaları sırasında
gerçekleşen arklar söz konusu. Üçüncü sırada elektrostatik deşarj söz
konusu. Tepelerde elektromanyetik darbelerin oluşması diğer bir madde.
Elektromanyetik sorunlardan korunma
Elektromanyetik
sorunlardan korunmak için üç farklı elemandan oluşan bir sistem olması
nedeniyle bu üç elemen üzerinde yapacağımız uygulamalar bize korunmayı
getirmekte. Öncelikle alıcı veya kurban olarak tanımladığımız olumsuz etkiye
maruz kalan sistemin bağışıklığını artırmamız mümkün. İkinci olarak olumsuz
etki yaratan kaynağın etkilerini azaltabilir hatta yok edebiliriz. Üçüncü
olarak da kaynak ile kurban arasındaki iletişimi engelleriz. Arzu edilen bir
çalışma kalitesine ulaşabilmek için bazı noktalara dikkat edilmesi, sağduyu
kurallarına ve önemli başlıklara değinilmesi gerekmekte. Bunların ilki
eşpotansiyelli topraklama sistemi ve tekbir topraklama sistemin
kullanılması. Bunun da sistemin potansiyel referansında yer alması
önerilmekte. Bu anlamda ne kadar metal cihaz varsa hepsinin birbirleriyle
birleştirilmesi gerekmekte. Güç dağıtımında en iyi topraklama sistemi TN-S
sistemi veya TT siteminin kullanılması optimum bir çözüm.
Başka dikkat edilmesi
gereken nokta farklı türdeki kabloların birbirlerinden ayrılması, güç
kablosu, yardımcı kablo, veri kablosu, ölçme kablolarının aynı kablo kafası
veya aynı kablo demeti içinde kullanılmaması. Plastik kablo yönetim sistemi
istenmemekte, bunların metal olması gerekmekte. Veri ve ölçme kablolarının
mutlaka ekranlanmış kablolar olmaları gerekmekte. Güç kaynağının korunması
önem taşımakta. Filtrelerle veya aşırı gerilim korunma cihazlarıyla
birleştirilmiş olması önem taşıyor.
Topraklama sistemi ve eşpotansiyelli bağlama
Koşullar ne olursa
olsun topraklama sisteminin üç farklı bileşeni yerine getirmesi zorunludur.
İnsanların emniyeti, ekipmanın korunması ve elektrik dağıtım kaynağının
merkezinin potansiyel referansı. Eşpotansiyelli bağlantı sistemleri ortak
empedansı azaltmakta, yani ekipmanla toprak yüzey alanları arasındaki döngü
akımını azaltmakta. Bu da eşpotansiyelli bağlantıların açık olan tüm mekanik
parçaları kablo iletim sistemlerini, boruları, bina yapısında yer alan metal
konstrüksiyonları, ofislerdeki metal çalışma alanlarını eşpotansiyelli
şekilde birbirlerine bağlamaktan geçmekte. Sistem bunları 3 boyutlu bir ağ
şeklinde irtibatlandırmayı gerekli görüyor. Bu ağların gözü ne kadar küçük
olursa elektromanyetik uyumluluktan korunma düzeyi de o kadar yüksek olmakta
yani ağ gözü büyüklüğü ile ters orantı bulunuyor.
Topraklama yapısı
Aşağıdaki şekilde
topraklama yapılarını görmekteyiz.
En üstte IBN ismi
verilen yalıtılmış şebeke yapısı bulunmakta. Toprak iletkeni olarak
gördüğümüz PE, kanal üzerinden yere erişmekte. Bina içinde ne kadar ekipman
varsa onların hepsi birbirleriyle irtibatlandırılmış durumdadır ki
üzerilerinde herhangi istenmeyen bir yük biriktirme durumu olmasın, hepsinin
eşpotansiyeli sıfır olsun düşüncesiyle. Elektromanyetik uyum açısından
baktığımızda 4 farklı topraklama yapısı var. İlkindeki TN-S sistemi en iyi
sistemden biri. Burada etkiye açık iletken parçalar da topraklanmakta.
Koruyucu iletken ve toprak iletkeni birbirlerinden ayrılmış durumda. İkinci
yapı olan TN-C sistemi bileşik bir sistem. Burada nötr ve topraklama
iletkeni tek bir hat üzerinden gerçekleştiğinden kötü bir sistem ve bütün
problemlere de ortam hazırlayan bir yapı. Üçüncü yapıda da (TT-TT) bütün
topraklama birbirinden ayrı bir şekilde gerçekleşmekte. Trafo üzerinden bir
topraklama iletkeni var ama bina içi tesisatlarda da ayrı ayrı topraklama
iletkenleri bulunmakta. Dördüncü şeklimizde ise (IT-IT) izole edilmiş bir
topraklama söz konusu. Burada doğrudan bağlantı yok, arada üç farklı
sembolle gösterdiğimiz Z empedansı bulunuyor. Ayrıca aşırı gerilim durdurucu
ve yalıtım izleme cihazı bulunmakta. Bunun üzerinden de toprak bağlantısı
gerçekleşmekte. Konuya sadece elektromanyetik uyumluluk açısında
baktığımızda TN-S sisteminin en iyi sistem olduğunu görürüz. İkinci sırayı
TT sistemi alıyor. Diğer sistemler sadece elektromanyetik uyumluluk
açısından zayıf sistemler olmakta.
Topraklama sistemleri ve elektromanyetik uyumluluk
Topraklama sistemleri
ve elektromanyetik uyumluluk konusunda iki çalışma modu var. Birincisi
diferansiyel mod, diğeri de ortak mod. Diferansiyel modda tüm topraklama
sistemlerinin gerek faz-faz, gerek faz-nötr arası empedans değerleri eşit.
Elektromanyetik uyum açısından ortak modun daha zayıf olduğunu görüyoruz.
Yüksek potansiyellerde eğer eşpotansiyelli bağlantılar kullanılmazsa,
kabloların uzun olması nedeniyle tüm topraklama sistemi verimsiz ve etkisiz
bir yapıya dönüşecek. Aşağıda topraklama sistemleri ve elektromanyetik
uyumluluğun kıyaslandığı tabloyu görüyorsunuz. Tablomuzda sol taraftaki
sütun alçak frekans, sağ taraftaki sütun ise yüksek frekans. TT, IT ve TN-S
sistemlerinde herhangi bir sorun yok. Ama TN-C sisteminde cihazları bozuk
kullanılmaz hale getirebileceğiniz düşük frekanslı akımların N sistemi
üzerinden geçmesi söz konusu. Yüksek frekanslı sistemlerde TN-S haricinde
her türlü topraklamada ciddi riskler var. TTde ortak modda çalışmada aşırı
gerilim riski var. ITde de ortak moda çalışmada çok daha fazla aşırı
gerilim riski var. TN-C topraklama sisteminde de yüksek frekansta, ortak
çalışma modunda yüksek frekanslı akımların tel sistemi üzerinden akması söz
konusu. Ayrıca aşırı gerilimlerin oluşma riski çok yüksek. Bu tabloya
bakarak birtakım sonuçlar elde edebiliyoruz. Bunlardan bir tanesi elektronik
ekipmanların kullanıldığı binalarda TN-C sisteminin yasaklanması. EN 50174-2
ve EN 50310 standartlarında TN-S sisteminin zorunlu olduğunu görüyoruz.
Yüksek frekanslarda bütün topraklama sistemleri etkisiz kalmakta. Yalnızca
iyi bir tesisat, eşpotansiyelli bağlantılar yapmak, burada risklerin
azaltılmasında önemli rol oynamakta. Ancak her durumda kabloların giriş
noktalarında özellikle hassas cihazlara yakın yerlerde aşırı gerilim
durdurucularının kullanılması gerekmekte.
Busbarlar
Eşit akım değerlerinde
kompakt busbaraları, ayrı kablolara veya iletkenlere kıyasla yaklaşık 3 ila
20 defa daha az etki yaratıyor. 50 Hertzlik manyetik indüklemeler
elektronik sistemleri rahatsız etmekte ve insanların korunması için
sınırlanmaları gerekmekte. İkinci olarak da manyetik endüksiyonların tek
veya üç fazlı sistemler üzerinde ortaya çıkması bazı faktörlere bağlı. Bu
faktörler; akım düzeyi iletkenler arasındaki mesafe tesis edilme ya da
yerleştirme koşulları, kabloların fiziksel topolojileri, ölçme noktaları ve
iletkenler arasındaki mesafe, eğer varsa metal kapaklarla bir ekranlayıcı
etki yarattığından manyetik endüklemenin ortaya çıkmasında belirleyici
büyüklüklerden birisi olmakta. Busbaralar, ayrı kullanılan kablolardan veya
iletkenlerden çok daha az endüklemeler yaratmakta ve eşit akımlar söz konusu
olduğunda bunun derecesi 3 veya 20 defa daha az olmakta.
Kablo yönetim sistemi
Kablo yönetim sistemi
olarak 3 farklı seçeneğimiz var. Bunlardan bir tanesi kablo sepeti, diğeri
delikli kablo tavası, sonuncusu da deliksiz kablo tavası. Etkilere
baktığımızda en olumsuz seçeneğin kablo sepetinin kullanılması olduğunu
görmekteyiz. Delikli kablo tavası biraz daha iyi bir seçenek. Kuşkusuz kablo
sepeti en ucuz, kullanımı da en kolay olduğundan sıkça tercih edilmekte.
Elektromanyetik etkileri azaltmak istiyorsak ideali deliksiz kablo tavaları
kullanmak. Kabloların kesitlerini aşağıda görüyoruz; onlar üzerinde herhangi
bir elektromanyetik etki söz konusu değil. Kenarlardan itibaren 45 derecelik
koruma alanları içerisinde kalacak şekilde kabloları yerleştirmemiz gerekir.
Kablo sınıflandırması
Kablo
sınıflandırmasında EMC perspektifinden bakıldığında 4 farklı grupla karşı
karşıyayız. 4. grup çok hassas bir grup. Bu grup analog link (sensör
bağlantısı) olarak gösterebileceğimiz bir grup. 3. grup da sadece darbelere
karşı hassas olan bir grup. Aynı zamanda analog grup üzerinde olumsuz
etkiler yaratmakta. 2. grup çok hassas değil fakat elektromanyetik uyum
açısından 3 ve 4. grubu rahatsız eden ve onun üzerinde olumsuz etkiler
yaratan bir grup. Bir aktüatör bağlantısı bu kategorideki etkiye bir örnek.
Grup 1 ise koruma topraklaması olan cihazlar. Onların hassasiyeti söz konusu
değil fakat onlar manyetik uyum açısından hem 2., hem 3., hem de 4. gruplar
üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaktalar. Çoğunlukla böyle komplike
sistemler kullanılmakta. İmalatçılar bütün analog üzerindeki ekipmanların
elektromanyetik uyumluluk testlerini yaptıklarında herhangi bir sorun
çıkmayacak.
Kablo yönetim sisteminde olması gereken özellikler
Kablo yönetim
sisteminde olması gereken özellikler ve kablo kanallarının nitelikleri
şöyledir:
Metalik kablo
kanalları bazı kurallarla uyum sağlar. Metallerin boyanmaması büyük önem
taşıyor. Boyandığı takdirde boya yalıtkan görevi görmekte ve bu uyumu
bozmakta. Kenarlarının kıvrılması da büyük önem taşıyor. Ayrıca kesitlerin
gereksinimleri karşılaması da çok önemli. Uçtan uca her üç kenarın da
birbirleriyle temas edecek şekilde irtibatlandırılması büyük önem taşıyor.
Kablo kanalının her iki ucundan topraklanması tavsiye edilmekte. En azından
her kesişim noktaları diğer kesişim noktaları ile ve diğer metal parçalarla
topraklanması önerilmekte..Her 3 ya da 5 metrede bir birbirleriyle
irtibatlandırılması gerekiyor. Hangi cihaz için kullanılıyorsa o cihazın
metalik yapısı ile irtibatlandırılması da kablo kanallarının elektromanyetik
uyumsuzluk yaratmaması için önem taşıyor. Kablo kanallarının üzerinde
etiketler bulunması, ne tür kablo taşıdığının belirtilmesi bakımından önemli
olmakta.
Kablo türleri
Her binada kullanılan
kabloları 4 kategoride toplayabiliriz. Güç kablosu, yardımcı devre kablosu,
enformasyon teknolojileri için kullandığımız kablolar ve ölçüm kabloları.
Bütün bu kabloların aynı kablo tavası üzerinden gelişigüzel yerleştirilmesi
elektromanyetik uyum açısından asla istenmeyen bir durum. Bugün için
kullanılması doğru olan çözüm; güç kablolarıyla yardımcı devre kablolarını
aynı tava içine yerleştirmek. Data kabloları ve ölçme kablolarını da aynı
kablo tavaları içinde ama birbirinden ayrı şekilde yerleştirmek ve üstlerine
kapak koymak doğru bir çözüm. Bu kapak kolay bir şekilde kaldırılabilir.
Şuan için değil ama 5-6 yıl içinde gelecekte olacak doğru çözüm aşağıdaki
şekilde gösterildiği gibi katlar şeklindedir.
En yukarıda güç
kablosu, onun altında yardımcı devre kabloları, onun altında da data
kabloları ve alt ise ölçme kabloları bulunmakta. Katlara ayırmak sadece
yeterli değil bu sırada olması tavsiye edilmekte. En önemli konu; güç
kablolarını data kablolarından ve ölçme kablolarından uzak tutmak.
Kabloların ekranlaması
Kabloların
ekranlanması konusunda uzun yılların deneyimleri var. Bir kablonun iki ucu
da aynı topraklama yoluna aitse çok düşük düzeyde sensör kablosu yalıtımı
yapılıyor. Bunun dışında ekran iki ucundan da toprağa ve iletken yapıya
irtibatlandırılmakta. 50 Hzlik bir gürültü söz konusu ise paralel bir
topraklama iletkenini sisteme dahil etmek gerekir. Düşük düzeyde yalıtılmış
sensör kablosu söz konusu ise ekranın bir ucunu sensörün referans girişine
irtibatlandırmak ve diğer ucunu da toprak noktasına yerleştirmek önemli. Bir
kablonun iki ucu da aynı topraklama zonunun parçası değilse yalıtım
bileşenlerine ihtiyaç olabilir. Bu trafo veya optik cihazlar olabilir. İki
izole edilmiş parçanın her iki ucu da birbirlerine ortak topraklama sistemi
üzerinden irtibatlandırılmak gereği doğmakta.
Veri kabloları ve konnektörler
Öncelikle enformasyon
teknolojisi kablolarına ilişkin öneriler EN 50173 içinde bulunmakta. Çok iyi
bir kablo alabilirsiniz ama ona uygun konnektör kullanmıyorsanız verdiğiniz
parayı kaybedersiniz. Tersi de doğru; yani çok iyi konnektörler kullanıp
kalitesiz kablolar kullanırsanız o zaman da konnektörlere yüksek meblağ
ödemiş olursunuz. Kablonun da konnektörün de birbirleriyle uyumlu olması,
aynı nitelikte özellikler taşıması önemli. Bu konuda uyulması gereken bazı
noktalar var:
1- Kabloların
ekranlanması 360° olmalı.
2- Gerek simetri,
gerek empedans, gerek yalıtım açısından, konnektörler kabloların kalitesini
düşürecek karakteristikte olmamalıdır. İmalatçıların montaj kılavuzlarını
okuyup gerekli kurallara uyması çok önemli.
3- Konnektörleri
birbirleriyle doğru irtibatlandırarak topraklama sürekliliğini korumak
gerekiyor.
4- Özellikle veri
kablolarını belli bir yarıçaptan daha küçük aralıklarda eğip bükemeyiz. Buna
da dikkat edilmesi gerekiyor.
Aşırı gerilim koruma cihazları
Bu cihazlar hem
elektriksel devrelerde hem de veri korumada kullanılan cihazlar. Bu
cihazların tasarımında farklı konular dikkate alınmakta, risk analizlerinin
yapılması gerekmekte. Bu ortamda kullanılmakta olan ekipmanın
elektromanyetik hassasiyet derecesi nedir, bu tür karşılaştırmaları yapmak
önem taşıyor. Aşırı gerilim-akım koruma cihazlarının verimin kendi
yapılarına bağlı olduğu kadar, bunların devreye alınmasında da dikkate
alınması gereken faktörlerle gerçekleşmekte. Çok iyi cihazlar olabilir ama
iyi bağlantılar kurmadığınız takdirde işlevsiz kalacaklardır. Öte yandan
eğer devrede di/dt çok dik bir şekilde yükseliyorsa kısa bağlantılar
yapılmalıdır. Onlar sayesinde aşırı gerilimler engellenebilmekte. Yıldırıma
karşı korunma söz konusu ise de eş potansiyelli bağlantıların ve
topraklamaların yapılması gerekiyor. Cihazların bakımlarını da yapılması da
önemlidir.
Örnek: Bir yıldırım
düşmesi durumu yaşanırsa şekildeki yolu takip ederek toprağa akacaktır.
Burada akımın katettiği yolun yani kablonun uzunluğunun etkisi çok
önemlidir. Amaç L1, L2, L3 olarak belirtilen yıldırımın yarattığı akımın
etkileyebileceği kablo yolunun kısa tutulması ve 0.6 metreye eşit veya küçük
olması gerekmekte.
Örnekte cihazın koruma
gerilimi ancak 1800 Volt olduğundan cihazınızı kaybetme riskimiz var.
Örneğimizde cihazın
dayanabileceği maksimum gerilim 2 kVtu. Mevcut tesisat üzerinde bir
yıldırım etkisi yaşandığında kabloların uzunluğu nedeniyle istenmeyen
gerilim 3300 Volta ulaşıp cihazınızı kullanılmaz hale getirmişti. Tesisatta
yaptığımız bir değişiklik de sadece L3 iletkeninin boyunu kısaltmak. Şebeke
içinde ortaya çıkabilecek maksimum gerilim 1800 Volt değerine ulaşabilmekte.
Bu da cihazın dayanabileceği 2000 Voltun altında kaldığı için herhangi bir
zarar söz konusu olmamakta.
Akım döngü yollarının
boyu çok önemli. Çok ağır akımlar sistemden geçmekteydi ve bunların
elektromanyetik etkileri de çok büyük olmaktaydı. İkinci seçenekte döngüyü
daha küçültmüş oluyoruz. Küçük döngülerde küçük akımlar geçebildiğinden
olumsuz etkileri de azaltılmış olmakta.
1. seçenekte yatay
yerleşim söz konusu. Akım döngü loopları küçük. 2. seçenekte ise dikey
yerleşim söz konusu. Her iki yerleşim de sadece konumsal farklılık
göstermekte. Bunlar ortak empedansı düşüren ve ortak döngüleri kısaltan
uygulama örnekleri.
Avrupa (CENELEC) Standartları
Tesisatlarla ilgili
mevcut standartlar 3 tanedir:
EN 50173;
enformasyon teknolojileri ve temel kablolama sistemleri konusunda
EN 50174;
enformasyon teknolojileri kablo tesisatları kurulmasına ilişkin
EN 50310;
eşpotansiyelli bağlantı uygulamaları ve binalardaki topraklamalar konusunda.
Bunların içinde IT ekipmanları da bulunmakta.
Kaynak:
3 E Dergisi Sayı 121, Haziran 2004 |